Çarşamba, Mart 3

yerin otobiyografisi : zemin etüdü.

ben bir ülkeydim ve topraklarıma 13 gün ve bir gecedir kar yağıyordu,
sessizdi ortalık, gürültüsüz, bolca huzur doluydu.
insanlar hep aynı yere basıyordu, yollarda sadece tek bir ayak izi vardı,
çok kişinin geçtiği yerde, bir kişi vardı, geri kalan yerler bozulmamış şekilde kalmıştı.
ve doğaldır ki ütopik olmayan bu ülkede olası kötü şeylerin temsilcisi olarak, kara bir tane belirdi.
bu kara parçacık, uzak ülkelerde yanan odun, kömür ya da Allah bilir neyin dumanından oluşmuş bir parça idi.
bu parça rüzgarla, belki üflenerek belki denizler aşarak gelmişti, ve karların arasına karışmış düşüyordu,
ben bir ülke olarak haraket edemediğimden, yani etsem büyük depremlere sebebiyet vereceğimden, üzülerek bu kara tanenin üstüme düşmesini izledim.
ama malesef bu kara şey sadece katılaşmış bir is parçası değildi, lanet gibi bir tohumdu,
ve tohum bağrıma düştüğünden beri bir yabani ot gibi yayıldı büyüdü.
ben tüm gücümle çalıştım, misal temiz toprağımı üzerine örttüm onu da kirletti,
üstüne tertemiz karları feda edip çığlar indirdim, eritip su yaptı, daha da çoğaldı,
ben yoldukça o çoğaldı,
üstümü kapladı.
ben altında kaldım.

emr sag

2 yorum:

N.Sercan dedi ki...

Hikayemsilerini seviyorum ben epey. :D

emrsag dedi ki...

Sağol sercan,

unbearable weight of being just

pen in hand, a life spent penny in hand, millions spent dead since birth, breathes like a tree poisoned all the sleepers beneath knew it all...