Çarşamba, Kasım 25

gitmeden

benim üstüme iki uzun demir çakmışlar,
zaman tren gibi gelir geçer üstümden,
ve tüm sesler sana dair,
duman yükselirken gamzene benzer,

inceyim, inceldim. içim değil arkam görünür benim,
nereye koysan orayım,
bıraksın beni korkular, seninle olayım

gün mesafe koymanın planlarını yapar,
vakit gitmeye doğru akar,
şimdiden sevmek, şimdiden bu kadar fazla;
beni senin içinde nereye koyar?

emr sag

esiriyim basit kafiyenin,

zihnim uykuyla bulanık iken.

Pazar, Kasım 22

you made me an astronaut

dredg - matroshka

with an overwhelming urge to tell you how i feel,
i can only tell, how much i am scared of losing you,
İwith the threshold of the memories on my shoulder,
as a just a blessing, with a fuzzy feeling in my head,
i feel lost and found, maybe i'm not in the world,
yet, i've passed the moon, the mars and lots of stars,
maybe i'm in somewhere better but not heard or has a name,
and in here only thing has its colors left is;
endless need to hold and to be held.

emr sag

Çarşamba, Kasım 18

meteor sag

tüm atmosferi çizmiş,
bir baştan öteki başa gitmiş.

uzuuun bir kuyruk gerisinde,
kıpkırmızı, gecenin karanlığının içinde,

inceden bir ıslık çıkarmış,
hep güzel şarkıları hatırlatmış,

bu hikayede gerçek olmuş dilek;
kader onu yanına getirerek.

özlenir olmuş şimdiden,
arada azıcık bile mesafe varken.

emr sag

Pazar, Kasım 15

isterdim ki;

bob seger - turn the page

otururken;
avcumda elin olsa,
omzumda başın,
vakit beni sen geçse,
saat ise bize işlemese,
geçmişi ve geleceği önemsemesek,
sadece şimdide olsak,
sadece şimdi olsa,
sen şimdi burada olsan,

yatarken;
hayalin dolsa odama,
gölgen düşse yanıma,
ben uyurken bir hayal olsan,
uyandığımda yanımda kalsan,
sarılarak uyusak,
ruhum erise ruhunda,
ve her an hatıran kazınsa odama,
bu gecenin tek sahibi olsak,
sarılarak uyusak,
sarılmış uyansak,

herşeyden öte;
doğduğun günü, varlığımla kutlasam,

emr sag

Cumartesi, Kasım 7

bağırsam?

yağmur damla damla deler,
rüzgar belinden inceltir,
gece üşütür, gündüz çatlatır,
emrsag uykusuz; taş olduğundan beri,

yalan söylemekten öte yalan yaşamalı,
bir masa çok büyük bir ekrana sığmalı
ekranı da daralt sen bir kelimeye kadar daralmalı,
kölesi olalım kafiyenin, ve üstümden geçen çizgiden ibaret kalmalı

dar dünya, dar nefes, dar gece,
emrsag üşengeçliğin dar pençesinde,
yanlız da hem; kimler dinlesin?
bu gece bitmez; bitirmeyi de istemezsin?

derin nefes aldım, nefessiz kaldım,
ikinci nefeste baktım kendimden uzak, kapı dışındayım,
kendim yürümüşüm hem dışarı, çıkarken anahtar üzerinde,
kilitlenmez sanmıştım kapı, şimdi kilit kilit üstüne,

ama haklılar dış kapıdaki pis paspastır yerim,
ben bundan daha değerli de değilim,
derin dedikçe kazdım durdum kendime,
soğuk mezarın kurtçukları açtır cesedime.

öldüm artık, sıra çürümekte.

Perşembe, Kasım 5

olursun

dredg - canyon behind her

hep gezdiğin, bütün köşelerini ezberlediğin bir çöl olursun
ama bir rüzgar eser, harita değişirde kendine yabancı olursun,
sansan da bildiğini; her tanesini,
kendine engel gene sen, bilgelikten olursun,
sevgin muhabbetine engel, sevdiğinden olursun,
ellerinle şekil verdiğin tepelerin yerinde yabancılarını bulursun.

işte bu zaman uykulardan mahrum olursun,
uykularınla birlikte rüyalarından olursun,
tanıyamazsın kendini,
tanıyamadıkça kendinden şüphelenir olursun,
aynasız çöllerde kendinden olursun,
ağlayıpta, bir avuç su bulunca, yansımada kendini bulursun.

emr sag

Pazar, Kasım 1

acı

acıycak tabi, soğuk demir gene derinlerde,
beklediğin gibi, yazmıştın planlarını,
koy hedefini ulaşayamayacağın yerlere,
zihnin versin zehrini kana, yanında çeşni müzik,
uyku sayıklamalardan ibaret bu gece.

emr sag

unbearable weight of being just

pen in hand, a life spent penny in hand, millions spent dead since birth, breathes like a tree poisoned all the sleepers beneath knew it all...