Salı, Mayıs 15

kum saati, kum taneleri

zamanı yavaşlatmak hatta durdurmak istemiştim.
zaman üstümden silindir gibi geçiyordu,
zamanın bana vuran dalgaları kaya bile olsam eritiyordu,
ve zaman beni benden, seni benden çalıyordu çünkü

ve istedim ki kum saatini durdurayım
onun daracık boğazını benimki yapayım
akmasın kumlar ve bende azalmayayım

ama olmadı
sıktığım boğaz kırıldı, elimde kaldı
kırılan parçalar ete battı
ellerimden dökülen kumları kan bile vücuda yapıştıramadı
zaman aktı
bendeki aşk, duygu, his, bendeki sen hep aktı

aşkımı zaman, belki hüzün, belki umutsuzluk, ve en belki senin hazırda var olan mutluluğun çaldı
aşkımı zaman çaldı,

kum taneleri gibi, kan gibi elimden aktı gitti
ve benim en çok ben olan yerlerim yine çok acıdı.

emr sag

2 yorum:

© BrtDmr dedi ki...

akıp gittiğini sandığın kum tanelerinin bir çöl olması kadar korkucu var mıdır? ve o çölde kaybolmak ansızın...
işte bundan korkarım ben.

emrsag dedi ki...

:) lan kardeş olduk ama bu kadarı fazla yahu! adam benim en içten şiirimi bir adım öteye götürmüş. iyi de etmiş.

unbearable weight of being just

pen in hand, a life spent penny in hand, millions spent dead since birth, breathes like a tree poisoned all the sleepers beneath knew it all...