Cumartesi, Nisan 26

yığın

insanların kulaklarına kir yığılmış,
duymazlar beni,
e bende geçinemiyor ve dinleyemiyorsam kendimi?
geriye kim kaldı paylaşıcak dertleri?

emr sag

çukur.

yüzeyimde, düşen meteordan oluşan bir derin,
içimde, yaşanan patlamadan kalan bir derin,
ben ne kadar ağlasam, seller akıtsam dolmaz o derin,
ama aslında çok da küçük, bir temas ile taşar o derin.

(isteğe göre her satırın sonuna çukur eklenebilir)

emr sag

Cuma, Nisan 25

uykudan firar

bu gece;
uykudan firar, duygular zindanındaki sayımda bir eksik var,
içimden geçti gene bir çift bakış;
gelecek günlerin hava durumda kafamda esecek rüzgar var,
şarkılar dile geldi;
çalan şarkılarda hayallerin yazdığı dizeler, notların arasında bir isim var,
güneş doğsun, ay doğsun;
gündüzümde ışık, gecemde aydınlık eksik; yokluğundan karanlık var,
karanlıkta bir ruh kayıp;
peşinde yokluğundan doğan sıkıntı, önünde kovaladığı aşk var.

emr sag

Perşembe, Nisan 24

bir soru bir cevap

bir baktım; neredeyim ve nereye geldim?
gördüm ki; maskemle kendim arasında bir yerdeyim.

emr sag

buzdan kral

efsanelerdeki diyarların lanetlenmiş kralı,
sırtına verilmiş bin yıllık acı ama bağlanmış göz pınarları,
gözlerinin arkasında biriken her damla dönüşmüş buz kristallere;
düşünce yanlızlık yüzünden sıcaklığı dondurucu derecelere,
her damla da daha da acımış çanı,
ama damlalar için çıkış yolu yok dışarı,

emr sag

Çarşamba, Nisan 23

belirsizlik üstüne belirsizlik

zihnimde eskiden ipler vardı,
fikirler düşünceler vardı,
bu fikirler, bir ucunu tuttuğum ip gibiydi;
gergin duran ve yoğun bir sisin içinde kaybolan.
sisin ötesini göremezdim;
ama en azından ipin ucunun bir yere vardığını,
öteki tarafta birşeylerin varlığını,
ipteki gerginlikten ve titreşimden hissederdim.
şimdi ipler elimden doğru yere düşüyor
sıfır gerginlik,
belirsizlik üstüne belirsizlik.

emr sag

dursun dünya, mevsim ilkbahar kalsın

kışın bahar dönmesi gibi,
ilk baharda soğuğu kıran güneşi sevinçle karşılamak
ve yaz ile kavrulmak,
ilk önce ılık havalarda doğaya karışıp canlanmak,
sonra ağustos sıcağıyla kavrulup kurumak,

ilk önce sevgiyle coşmak ve hayat bulmak,
sonra korkuların ve endişelerin esiri olmak.

emr sag

d.r. 6

ey güzel sen bana ne yaptın?
günden koparıp, hayalden yapılmış geleceklere saldın,
ne zincir ne de fikir bıraktın,
endişeleri arttırıp uykularımı kısalttın.
her şeyi unutturup geride tek bir soru bıraktın;
acaba bana bir kişilik yer açacak mıydın?

emr sag

Perşembe, Nisan 17

kara.gece

içim ıslak zifir;
dışım çamur,
merdane geçti üzerimden;
beden hamur,
bu bir kabuk, içinde kafeste bir taş;
gerisi yavaşça kurur,
sağnakta açsa avcunu;
eli ıslanmadan durur.

emr sag

nerede?

kara geceme bir parlak ışık nerede?
kapımı dışardan çaldık, ev sahibi nerede?

emr sag

Cuma, Nisan 4

otobiyografi 2

bugün içimdeki şeytan bana hayret etti,
sonra baktı ki ondan beterim, benden nefret etti
bugün emr sag, kendinden nefret etti
sonra bir baktı ki temiz yeri kalmamış, kirden ibaretti.

emr sag

Perşembe, Nisan 3

baht

aynaların bağışı ve hediyesi gökten sanki bir hüzme olup indi,
gecenin içindeki ışıltı günü şafaktan önce aydınlık etti,
sadece geleceğe değil bol karanlık geçmişe de ışık verdi,
damarda hücre yanına bir ritm, bir müzik sonra da resital verdi.

emr sag

unbearable weight of being just

pen in hand, a life spent penny in hand, millions spent dead since birth, breathes like a tree poisoned all the sleepers beneath knew it all...