gece, aydınlık bilinçlerin omuzlarına örtüyü;
zihnimdeki katmanlardan kaldırıp örttü,
gündüz, ışığın kalın sisi delip de giremediği delikler;
gözlerim salt karanlığa alışınca görünür oldu.
gece zihnimi karartırken, görüşümü açtı,
karşıma yas tutan yaşlı bir adam çıkardı.
adamın yaşı içinde tuttuğu göz yaşları kadardı,
bir damla ile başladı ve ağladıkça çocuklaştı.
gece, bana beni geri verdi, ama ilk toprağa serdi,
özümden tekrar yeşertti biriktirdiklerimi,
göz yaşları ilk çamura sonra cana döndü,
ama ben sana ağladım ve sen gene bende kaldın.
emr sag
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
unbearable weight of being just
pen in hand, a life spent penny in hand, millions spent dead since birth, breathes like a tree poisoned all the sleepers beneath knew it all...
-
kırıntılarla yaşadım ya, saysan 13 sene boyunca sen varken de yokken de ulaşılmaz durdukça tutundum tanıdık ne varsa, tatlısından çok acısıy...
-
gel içten içe ağlamıyalım, kuralım masaları, yapariz iki şiş balık, efkardan kaf dağı masalları anlatırız birbirimize, gel ağlamayalım, ısla...
-
parelel evrenlerin çöplüğü, olduğum olacağım ve olamadığım her şeyin yükü bin hissedip birinde bile olamamak, aynalar arkasından izleyen yaş...
1 yorum:
etkileyici
özellikle ikinci kıta
çarpıcı olmuş...
vuruyo insanın gözüne gözüne
Yorum Gönder