zaman yedi
baksana geriye sözler bile kalmamış,
taşındığın evden eşyaları çıkardığında kalan
istenmeyen ve bırakılan çer çöp bile kalır
zaman yedi
bir iki harf bile kalmamış
bu sefer uğurlayamadım seni aşk,
kapıyı suratıma çarptın de gittin
ve ben gene eksik aldım
emr sag
Perşembe, Kasım 29
Çarşamba, Kasım 28
yazamamak = yaşamamak ??
gene renklerimi çaldı içimdeki kapılar,
hep beraber açıldılar,
rüzgarın önüne katıp götürdüler,
geriye bir siyah, bir de onun tonları kaldı
emr sag
hep beraber açıldılar,
rüzgarın önüne katıp götürdüler,
geriye bir siyah, bir de onun tonları kaldı
emr sag
Çarşamba, Kasım 14
kış aşkı
soğuk ama dışarısı soğuk
kış aşkı ilkbahar gibi değil
herkes için aynı herkes için yeşil
benim aşkım kış gibi, kar gibi
soğuk, tamam belki soğuk
ama her tanesinde farklı
her kristalde kendine özel
bir tipi kadar dolu dolu
muhabbetimi de kahve sayarsak
üşüdüğün saatlerden sonra da
birşeyler var içini ısıtacak.
emr sag
kış aşkı ilkbahar gibi değil
herkes için aynı herkes için yeşil
benim aşkım kış gibi, kar gibi
soğuk, tamam belki soğuk
ama her tanesinde farklı
her kristalde kendine özel
bir tipi kadar dolu dolu
muhabbetimi de kahve sayarsak
üşüdüğün saatlerden sonra da
birşeyler var içini ısıtacak.
emr sag
Cuma, Kasım 9
his geometrisi
hayat olmuş bir çember,
dönerde döner
ve gelir gene önümüze başladığımız yer,
zaman ise olmuş birer delgeç,
her saniyede bir delik daha deler de eksiltir beni,
her anda giden kendimizden bir parça,
unut en iyisi sen eksilenleri
çünkü zamanda kapılar kapalı, dönüş yok geri.
tamburumuz ise çıkmış yerinden
gidiyoruz bayır aşağı
her taşta eğilen biziz
çapımız değişken, düşüyoruz geri
vaktinde feth ettiğimiz tepeleri.
peki nerede kaldı adam gibi durmak,
teslim ettik uğruna savaştığımız yerleri,
peki neden?
çünkü zaman benden beni sildi,
hep eksiltti de, bir kerecik üstüne eklemedi.
hep azaldık, şimdi küçük kaldık
alanımız yetmedi de kapsamımızı daralttık
dünyayı zorladıkta batıdan doğurduk güneşi
gün battı gün doğdu
zamanı geriye işlettik
ama geriye giden sadece bizdik.
emr sag
dönerde döner
ve gelir gene önümüze başladığımız yer,
zaman ise olmuş birer delgeç,
her saniyede bir delik daha deler de eksiltir beni,
her anda giden kendimizden bir parça,
unut en iyisi sen eksilenleri
çünkü zamanda kapılar kapalı, dönüş yok geri.
tamburumuz ise çıkmış yerinden
gidiyoruz bayır aşağı
her taşta eğilen biziz
çapımız değişken, düşüyoruz geri
vaktinde feth ettiğimiz tepeleri.
peki nerede kaldı adam gibi durmak,
teslim ettik uğruna savaştığımız yerleri,
peki neden?
çünkü zaman benden beni sildi,
hep eksiltti de, bir kerecik üstüne eklemedi.
hep azaldık, şimdi küçük kaldık
alanımız yetmedi de kapsamımızı daralttık
dünyayı zorladıkta batıdan doğurduk güneşi
gün battı gün doğdu
zamanı geriye işlettik
ama geriye giden sadece bizdik.
emr sag
Pazar, Kasım 4
hala?
bedenin yok, kokun burada
yıllar öncesinden hoş bir rüyayla,
ama buradaki yerin boş,
sökülmüş, kazınmış zamanla,
şimdi yerine dolan ise yağmur,
damlaları ılık ama ince bir sızıyla,
emr sag
yıllar öncesinden hoş bir rüyayla,
ama buradaki yerin boş,
sökülmüş, kazınmış zamanla,
şimdi yerine dolan ise yağmur,
damlaları ılık ama ince bir sızıyla,
emr sag
kişisel sorgu sual
boşluğa doğru bir adım, ve bir adım sonra boşluk sensin,
söylesene bana emre, sen nerde başlar nerede bitersin?
gün geçer zaman geçer ya hep aynı yerdesin
ya da zamanı durdursak birden fazla kimsesin.
emr sag
söylesene bana emre, sen nerde başlar nerede bitersin?
gün geçer zaman geçer ya hep aynı yerdesin
ya da zamanı durdursak birden fazla kimsesin.
emr sag
Cumartesi, Kasım 3
ceren'e son yazı;
blog'daki genel düzenin aksine, şu anımın değil 1 ay önceki halimin yazısıdır.
ben denizdim ve sen ise kara
kendimden yüklü bulutlar yolladım
topraklarında ana rahmetinden eser olmayınca
gene kendime yağdım, gene denizde fırtına
emr sag
ben denizdim ve sen ise kara
kendimden yüklü bulutlar yolladım
topraklarında ana rahmetinden eser olmayınca
gene kendime yağdım, gene denizde fırtına
emr sag
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
unbearable weight of being just
pen in hand, a life spent penny in hand, millions spent dead since birth, breathes like a tree poisoned all the sleepers beneath knew it all...
-
kırıntılarla yaşadım ya, saysan 13 sene boyunca sen varken de yokken de ulaşılmaz durdukça tutundum tanıdık ne varsa, tatlısından çok acısıy...
-
gel içten içe ağlamıyalım, kuralım masaları, yapariz iki şiş balık, efkardan kaf dağı masalları anlatırız birbirimize, gel ağlamayalım, ısla...
-
parelel evrenlerin çöplüğü, olduğum olacağım ve olamadığım her şeyin yükü bin hissedip birinde bile olamamak, aynalar arkasından izleyen yaş...