Pazar, Ağustos 22

yağmur

gene kuru hava ve çatlamış topraklar,
yıldız yağıyor bulutsuzluktan.

emr sag

Cuma, Ağustos 20

bütün

mutluluğundan hapsoldum kendimde,
çıkıp bakamaz oldum,
bir yabancı gibi izleyemiyorum,
geçmişten defter yapıp sayfalara dökemiyorum,
bu yüzden yazamıyorum,
varlığınla hapsettin beni kendime,
artık bin yerde biner parça değil emre,
mutluluktan yazamıyorum,
bir bütünüm, kelimeler eksik,

emr sag

Çarşamba, Ağustos 18

kitap

pas tutmuş çürük damarlarım,
betonlaşmış derim,
sadece yüzeyden oluşur halde,
sisin ardında derinlerim.

yazmak için dahi afyon gerek zihnime,
uykuyla kalkıyor gözümdeki perde,
ondan sonra dahi belki bir kaç kelime, şanlıysam bir cümle
demek ki içim duvar duvar ve duvarlar toz içinde.

hiçlikten gelirde düşer önüme bir kitap,
etrafa saçılır kapağı ve sayfaları,
asıl garip olan şudur ki; rüzgar götürür sayfalarını,
hepsi kopmuş cildinden, belki de hiç tutunmadı,

emr sag

Perşembe, Ağustos 5

yazamadıkça saçmalamak

yazmak zor sana dair,
iki kelime, iki satır bir araya getirmek de zor,
doğru sıfatları bulmak da,
zaten kelimleri de çalmışlar beynimden,
yerine hep seni koymuşlar,
yazsam merve merve merve merve,
olmaz ki o da,
yazmam lazım, anlatmam lazım bazı şeyleri,
ama bilmediğim yerden soruyor uyku,
daha önce olmayan yerlerde buluyorum kendimi,
sana dair olunca herşey ilk ve yeni,
aşk zaten sana dair,
sevgi, ah o sevgi,
girmiyor kelimelerden çuvallara,
büyütmüyorum da aslında,

şunu söylesem yeter belki,
bir rüzgar essin senden doğru,
bir nefes sen getirsin,
ve rüyaya dönsün o nefes,
özledim, göreyim seni.

emr sag

unbearable weight of being just

pen in hand, a life spent penny in hand, millions spent dead since birth, breathes like a tree poisoned all the sleepers beneath knew it all...