Perşembe, Mart 26

samimi, itiraf, bardak?

sadece söylenişi güzel olsun diye yazmıyorum bu söylediğimi takip edecek cümleleri;
kendi içimde boşlukların ve fazlalıkların kontrolündeyim
sırtımda kendi eksiklerime faydası olmayan yükler taşıyor
ve çukurlardan kaçıyor gibiyim
(o çukurlar ki parçalanmaktan ve dilim dilim azalmaktan kaynaklanıyor.)

bu yüzden bana birşeyler katacak, boşlukları kapatacak ya da unutturacak
birilerinin ya da birşeylerin peşindeyim.
çünkü fazlalık dediklerim sıkıntı değil başkalarına çözüm olacak şeyler

yazmak ise anlık bir çözüm,
3. bir kişi gibi, gözlemle, kişisel ilişki kurmadan anlatmak gibi;
biraz yükseğe çıkıp geçmişi ve geleceği biraz daha iyi görebilmek,
bir mola alıp, derin bir nefes almak gibi.
uzun tren yolculuğunda, mola verilen küçük köy istayonu gibi
tabi sis basmadıkca ya da gökte bulutlar uçuşmadıkça...

emr sag

Cuma, Mart 20

yamaç

ben yamacın ucunda,
ayaklarım sallanmakta yamacın ucunda,
dalgalar metrelerce aşağıda ayaklarıma ulaşma çabasında,
bir serin-ılık rüzgar geçmekte üzerimden,

yamacın tepesinden bir bulut inmekte aşağıya,
yaz mutluluğu değil, bahar hüznü yaşanmakta aslında
daha da samimi halim bilir ki aslında hüzün de değil yaşanan
renkler soluk; salt gerçeğin salt yalınlığı yüzünden,

tepeden bir beyaz-gri bulut salına salına inmekte,
farkeden ben rüzgara umudunu bağlamış
ama bulut alçaldıkça grileşmekte ve yavaşça sise dönüşmekte
ben ise atmosferi tek nefeste ciğerine toplamış
ama hala çözümü rüzgarlardan beklemekte,

off aman her söze illa kafiye gerekmiyor ki
kıçı sanki kayalara yapışmış gibi oturmuş kalmışım
burası neresi? cevap: dünyanın son ucu
sanki tek ince dal ben kalmışım,

emr sag

Salı, Mart 17

el sallamak üzerine

kış arefesi, yaprak mezarlığı misali,
fazla derine inmemiş izlerini yüzeyden temizledim
aslında derdim de senden çok kendimle
ama bu gece, sana iyi geceler diyebilmek istedim.
beni hangi sınıfa koyarsan koy,
seni uyku diyarlarına ben uğurlamak istedim.
sevgi ya da etkin değil ufak bir iz gibi kalmış,
sanırım ben de ona tutunmak istedim,
hissetiğim hüzün de değil hani,
kendi içimde tekrardan yeni bir yere geldim.

emr sag

Pazartesi, Mart 16

birinci ihtar

ben dediğim bir araya gelmiş bir kaç damla sıvı,
kirli bir küvetin içinde kendi halinde dalgalanır,
şimdi ise dipteki tıpa çekilmiş gibi,
hortumlarla, girdaplarla çalkalanır,
ben ise tam bir salak;
anca bok yolunda aklanır ve akıllanır,

emr sag

Cumartesi, Mart 14

derin

gel soğuk metal, göster merhametini,
bu gece dar, aç havadar delikleri

hayır sen değilsin bu darlığın sebebi
sahne de oynayan da benim,
kafam kopmuş gibi, hissizleşmekte cesedim,
ama hayır, giyotini kuran ipi kesen de benim

emr sag

Cuma, Mart 13

melankoli mesaisi

hissettiğim soğuk bir esinti,
belki yanlızlığın belki gecenin etkisi,
etki ise karanlığın içime işlemesi,

geride bıraktığım zekamın belirtisi,
geleceğin geçmişe sabitlenmesi,

ben ise keşkelerin esiri,
anım ise melankolinin mesaisi.

emr sag

Perşembe, Mart 12

tsunami

açığa düştü gök taşı
anca şimdi geliyor dalga,
sen de sevemedin sonuçta
bundan sonra sevemez beni dünyadan biri
ben kurayım uzaklara kalemi
dev şatomda tek başıma
kimse de istemez ki
gel gece, gel dalga örtün kaplayın beni,
bir nefesim kesilse, kesilir hissettiklerim,
korkum örter anı,
korkma emre, emrelikten çıkmaya az kaldı

emr sag

Çarşamba, Mart 11

kişisel not

insan ne dilediğini söylerken dikkat etmeliymiş,
bakalım emrsag 23 Şubat'ta yani bundan 16 gün önce ne demiş;
ve diledikleri nasıl gerçek olmuş;

bir porsiyon karanlık

bu gece dar geldi, daha derinini getirin,
bu keder de bitti, yenisini getirin,
efkarım tükendi, dizin yeni dağları önüme,
kuyunun da sonu, sarılın küreklere,
gömün beni daha derinlere,

emr sag derinlerden bildirdi.

Pazar, Mart 8

salt

gece boyu sen uyurken,
rüyalarının başında nöbet bekledim,
ve şafak vakti, güneş doğarken
seni ışığa emanet ediyor,
hayallerinle uykuya dalıyorum.

emr sag

laflar, hayaller

hayatın bereket çeşmelerinden güzellik akıyor,
ben buna dair her şeyi yazsam ve anlatsam,
bin kelime yazsam, biner betimlemeyle bin hikaye yazsam,
dilime gelen herşeyi yazsam, hepsinden yüzer yüzer çoğaltsam,
bir anda içimden geçenleri anlatabileyim diye umsam,
o umutlar bulut olsa, o bulutları derin iç çekişler taşısa,
gene yağmur yağsa, hüzünsüz olanından
yazın yağanından, ılık ıslatanından,
bir dudak bükülse, kenarlarından üste,
zaman gece ya da gündüz olsa farketmese,
zihnim kafamdan bir beş karış daha öteye gitse,
şu anda zamana bir çivi çaksak,
o çivi tüm fezayı delse,
ucu da biz istedik diye sonsuza değse
klişeler benim için ilk kez söylenmiş kabul edilse,
bu vakitler çok güzel,
bu vakitlerin bereketi çok olsa
hiç biri olmadıysa; bir dudak bükülse,
sebebi ben olsam,
mutluluğa doysam.

emr sag

Cumartesi, Mart 7

uyku

zaman daha çabuk geçer belki,
hem kim bilir? kimdedir rüyaların kalemi,
kimleri çizer zihnin üstüne,
off, of. keder bastı zaten son andan beri,
izin çıktı sol yanımda,
sızlıyor inceden,
en iyisi atlamalı zamanda,
koyu laci denizlere dalmalı,
hem kim bilir dalgaların hakimi kimdir,
köpüren sular arasında kimi getirir,

emr sag

Cuma, Mart 6

yeniden kendime

halının altına süpürdüklerim,
biraz sırt çevirip, bazılarını görmezden geldiklerim,
masada karşı karşıya oturanlarım,
gece zombi, gündüz mülayim olanlarım,
vampir yanım, oyuncu tarafım,
havada süzülen tüm adalarım,
toplanın.

emr sag

Salı, Mart 3

bir porsiyon emrsag

kelimeler, gücüm kadar emrediyorum,
gelin, toplanın bu gece,
bu gece emre bir zamk arıyor,
parçalarım düşüyor fezadan,
gelin bir arada tutun,
bu gece, bin emre bire düşüyor,

hadi,
kuraklığın sonu geliyor,
geceyi boydan boya tek bir çizgi çiziyor,
gök yarılıyor ve semadan renkler yağıyor,

off olmuyor,
her parçam gene bana dönüyor
ama; kelimeler eksik kalıyor.

emrsag

unbearable weight of being just

pen in hand, a life spent penny in hand, millions spent dead since birth, breathes like a tree poisoned all the sleepers beneath knew it all...