altın tozu düşüyordu tavandan, yıkılıyordu altın kubbe,
erdeme vardığımız vakit, yok oluyordu her şey,
sabaha her şeyin yeniden kurulması gerekiyordu,
cehaletin yorgunluğu ise geceden üzerimize çöküyordu,
omuzlarımıza toz düşüyordu, miskin kemiklerimiz çıtırdıyordu,
elemden yükler biniyordu birbirinin üstüne,
zaman yavaşlıyor, anlar genişliyordu,
bildiklerimizin altındaki tıpa çekilmiş gibi unuturken biz,
altın kubbe çatırdıyordu, yıkılıyordu hayaller,
yarın tekrar kurulmak üzere...
emr sag
Pazar, Kasım 30
çöp
aşkın harıyla demimizi verdik,
geriye posamız kaldı bizim,
bardaklar zehir dudaklara değdi,
değerimiz bilinmedi bizim,
emr sag
geriye posamız kaldı bizim,
bardaklar zehir dudaklara değdi,
değerimiz bilinmedi bizim,
emr sag
Salı, Kasım 25
deniz
deniz gibidir zihin,
dökersin, boşaltırsın dertlerini,
ilk önce dalgalar götürür açıklara,
sonra fırtına başlar,
ya da mühim değil, rüzgar eser hafiften,
düşsel çöplerin vurur sahillere
deniz gibidir zihin,
dalga dalga getirir fikirleri,
hoşuna gitmeyince insanın,
önüne kayadan setler çeker,
o dalgalar yalar kayaları,
her dalgada aşındırır,
sonunda açar kendine bir yol da
sel olur akar kendine.
dalga gibidir, deniz gibidir zihin,
çok dalıncası tutar insanı,
hem anaç hem hırçındır
hem besler hem eskitir insanı,
emr sag
dökersin, boşaltırsın dertlerini,
ilk önce dalgalar götürür açıklara,
sonra fırtına başlar,
ya da mühim değil, rüzgar eser hafiften,
düşsel çöplerin vurur sahillere
deniz gibidir zihin,
dalga dalga getirir fikirleri,
hoşuna gitmeyince insanın,
önüne kayadan setler çeker,
o dalgalar yalar kayaları,
her dalgada aşındırır,
sonunda açar kendine bir yol da
sel olur akar kendine.
dalga gibidir, deniz gibidir zihin,
çok dalıncası tutar insanı,
hem anaç hem hırçındır
hem besler hem eskitir insanı,
emr sag
Pazar, Kasım 23
hatıralar müzesi
bu aralar, epey eski zamanlarda kaybolduğum mekanlarda geziyorum
benden sonra sanki biri oraların tozunu süpürmüş,
fotoğrafları duvarlara asmış, hatıraları müze yapmış gibi.
yabancı gibi geziyorum hatıraları,
o hatıralar, zamanın maskesi düşmüş hali gibi
ya da hatıralar zaten zamanın maskesiymiş gibi.
emr sag
benden sonra sanki biri oraların tozunu süpürmüş,
fotoğrafları duvarlara asmış, hatıraları müze yapmış gibi.
yabancı gibi geziyorum hatıraları,
o hatıralar, zamanın maskesi düşmüş hali gibi
ya da hatıralar zaten zamanın maskesiymiş gibi.
emr sag
Cumartesi, Kasım 22
ağlama güzel
gel içten içe ağlamıyalım,
kuralım masaları, yapariz iki şiş balık,
efkardan kaf dağı masalları anlatırız birbirimize,
gel ağlamayalım, ıslanmasın yanaklarımız,
bilirim ki; için dolu dışın boş,
insanlar koşuşur içinde de, yanında duran yok,
gel kuralım masayı, anlatalım efkardan yapılmış uzakları,
bilirim gündüzün gecenden sıcak olmasını,
yanlızlıktan üşümeyi,
yabancılıktan sancımayı,
ve kimsesizlikten dolayı kendinde kabolmayı,
o kimsesizlik ki kaynaklanır beş cüzdan dolusu kimlikten,
gel ağlamıyalım bu gece, ıslanmasın sokaklar,
kurarız fakir sofrasını, üstünde ekmek, tuz, soğan,
ve nasipse oltalara birkaç şapşal balık, belki doyar karnımız,
ama ne yapsak doyar aç ruhlarımız?,
ağlama be güzel, belki hidayet olur aşımız,
olmadı; belki de erdem doğurur acımız,
o acımız ki; kaynaklanır cehaletimizden,
herşeyi bilipte; hepsine sırt çevirişimizden,
ağlama güzel varlık, sel olmasın sokaklar,
bilmez misin? insan dolu o damarlar,
bilmeseler de seni tam, anlamasalar da tenini,
ruhuna teğet geçseler de hergün,
ruhtan birer silüet onlar,
ağlama istanbul, daha yarın var.
emr sag
kuralım masaları, yapariz iki şiş balık,
efkardan kaf dağı masalları anlatırız birbirimize,
gel ağlamayalım, ıslanmasın yanaklarımız,
bilirim ki; için dolu dışın boş,
insanlar koşuşur içinde de, yanında duran yok,
gel kuralım masayı, anlatalım efkardan yapılmış uzakları,
bilirim gündüzün gecenden sıcak olmasını,
yanlızlıktan üşümeyi,
yabancılıktan sancımayı,
ve kimsesizlikten dolayı kendinde kabolmayı,
o kimsesizlik ki kaynaklanır beş cüzdan dolusu kimlikten,
gel ağlamıyalım bu gece, ıslanmasın sokaklar,
kurarız fakir sofrasını, üstünde ekmek, tuz, soğan,
ve nasipse oltalara birkaç şapşal balık, belki doyar karnımız,
ama ne yapsak doyar aç ruhlarımız?,
ağlama be güzel, belki hidayet olur aşımız,
olmadı; belki de erdem doğurur acımız,
o acımız ki; kaynaklanır cehaletimizden,
herşeyi bilipte; hepsine sırt çevirişimizden,
ağlama güzel varlık, sel olmasın sokaklar,
bilmez misin? insan dolu o damarlar,
bilmeseler de seni tam, anlamasalar da tenini,
ruhuna teğet geçseler de hergün,
ruhtan birer silüet onlar,
ağlama istanbul, daha yarın var.
emr sag
Pazar, Kasım 16
çatlak
ayaklarımı sürüdüm yol boyu,
kar yoktu, varmış gibi sürüdüm,
sesler çıktı, yol adeta çığlık attı,
çıkan sesle gök boydan boya çatladı,
çatırtılar sardı etrafımı,
sonra gök yarıldı bi uçtan ötekine,
sonra yıldızlar döküldü teker teker,
bu gece, vakit bana elem ve keder.
emr sag
kar yoktu, varmış gibi sürüdüm,
sesler çıktı, yol adeta çığlık attı,
çıkan sesle gök boydan boya çatladı,
çatırtılar sardı etrafımı,
sonra gök yarıldı bi uçtan ötekine,
sonra yıldızlar döküldü teker teker,
bu gece, vakit bana elem ve keder.
emr sag
Pazartesi, Kasım 10
toz
ağlasam, bağırsam ve çığlık atsam;
sadece kendi içimde yankılanır sesim,
kendi hacmimin içinde, boşlukta bir esirim,
dörtyüz yıllık kervansaray gibi;
sahibiyken uzak yerlerin hikayelerinin,
mekanı olmuş tozdan yapılmış hayaletlerin
emr sag
sadece kendi içimde yankılanır sesim,
kendi hacmimin içinde, boşlukta bir esirim,
dörtyüz yıllık kervansaray gibi;
sahibiyken uzak yerlerin hikayelerinin,
mekanı olmuş tozdan yapılmış hayaletlerin
emr sag
Pazar, Kasım 9
elmasag
güneş ışıldadı üstümde,
gösterdi üzerimdeki günahtan benekleri,
kızardım utançtan ben,
o güneş yaktı kuruttu dalımı,
oldum ben, artık hazırım aşk;
gel topla beni dalımdan
topla dalımdan beni,
sun altın tepside değer bilen ellere,
emr sag
gösterdi üzerimdeki günahtan benekleri,
kızardım utançtan ben,
o güneş yaktı kuruttu dalımı,
oldum ben, artık hazırım aşk;
gel topla beni dalımdan
topla dalımdan beni,
sun altın tepside değer bilen ellere,
emr sag
Cumartesi, Kasım 8
itiraf 2
hayallerim umut ateşinde kaynarda yükselir göğe,
eğer bakmazan o göğe bağrımdan çıkmış hayallere,
üşür titrerde yağmur olur yağar üstüne,
buluttan toprağa kadar olsa da ömrü hayalimin,
değerde tenine düşerse yere,
o damla değer bütün bu gecelere.
emr sag
eğer bakmazan o göğe bağrımdan çıkmış hayallere,
üşür titrerde yağmur olur yağar üstüne,
buluttan toprağa kadar olsa da ömrü hayalimin,
değerde tenine düşerse yere,
o damla değer bütün bu gecelere.
emr sag
Perşembe, Kasım 6
duygusal fahişe
aşkları taşıyor, aşkları satıyorum,
malzemesi kendim tarifler yazıyorum,
benden yapılmış sevgiler satıyorum,
günün sonunda kendimde tartıyorum,
sonuçta hep aynı rakamı buluyorum,
kendimden eksiliyor, gene kendime kalıyorum,
sabah koparttıklarımı gece yapıştırıyorum,
toplanmış eski aşklardan oluşuyorum
emr sag
malzemesi kendim tarifler yazıyorum,
benden yapılmış sevgiler satıyorum,
günün sonunda kendimde tartıyorum,
sonuçta hep aynı rakamı buluyorum,
kendimden eksiliyor, gene kendime kalıyorum,
sabah koparttıklarımı gece yapıştırıyorum,
toplanmış eski aşklardan oluşuyorum
emr sag
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
unbearable weight of being just
pen in hand, a life spent penny in hand, millions spent dead since birth, breathes like a tree poisoned all the sleepers beneath knew it all...
-
kırıntılarla yaşadım ya, saysan 13 sene boyunca sen varken de yokken de ulaşılmaz durdukça tutundum tanıdık ne varsa, tatlısından çok acısıy...
-
gel içten içe ağlamıyalım, kuralım masaları, yapariz iki şiş balık, efkardan kaf dağı masalları anlatırız birbirimize, gel ağlamayalım, ısla...
-
parelel evrenlerin çöplüğü, olduğum olacağım ve olamadığım her şeyin yükü bin hissedip birinde bile olamamak, aynalar arkasından izleyen yaş...