anlaşılması ve alışılması zor bir durum;
önceden sana yabancı gelen anlaşılmaz ve saçma olan kavramların tanım sınırlarında girmek,
kendin üstündeki kontrolü, ya bilincinin daralmasından ya da sınırlarının genişlemesinden dolayı kaybetmek,
değerlere sahip olmak ve onlara hiç sahip çıkamamak,
paylaşacak şeylerinin artması ve onları paylaşabileceğin insanların azalması
büyümek ve yanlız kalmak,
büyüyememek ve yanlız olmak.
emr sag
Pazar, Mart 18
Salı, Mart 13
bir bahar eylemi | sanki
bahar işte garip bir durum
çevre çekirdekten çıkarken ben deri değiştiriyorum sanki
yılın dönüm noktası, hesap kitap ta yıllık düzenin tutulduğu dönem
ve ben bir deri daha değiştiriyorum sanki
bir kıyafet gibi sırtımdan fermuarı açıp yavaşça içinden sıyrılıp
geçmiş yıllar askılığına asıcağım sanki
ben en sonunda senden de geçeceğim
kendimden de vazgeçeceğim sanki
orada ne kaldıysa önemi yok
burada dokular değişti artık
ya da değişiyor
görebildiğim tek şey
bu sevgide bir yerde bitiyor
bu bahar ayları bir garip
hep benim dengemi bir bozuyor
bir durumdan ötekine giderken
dolaba sancıyla bir yeni deri ekleniyor.
emr sag
çevre çekirdekten çıkarken ben deri değiştiriyorum sanki
yılın dönüm noktası, hesap kitap ta yıllık düzenin tutulduğu dönem
ve ben bir deri daha değiştiriyorum sanki
bir kıyafet gibi sırtımdan fermuarı açıp yavaşça içinden sıyrılıp
geçmiş yıllar askılığına asıcağım sanki
ben en sonunda senden de geçeceğim
kendimden de vazgeçeceğim sanki
orada ne kaldıysa önemi yok
burada dokular değişti artık
ya da değişiyor
görebildiğim tek şey
bu sevgide bir yerde bitiyor
bu bahar ayları bir garip
hep benim dengemi bir bozuyor
bir durumdan ötekine giderken
dolaba sancıyla bir yeni deri ekleniyor.
emr sag
Salı, Mart 6
iki yol
çok yukarılara koymuşum kendimi ve şimdi iki yol var karşımda;
biri yalandan döşenmiş hafif bayır aşağıya,
ya da parlak granitten pürüzsüz dev bir duvar karşımda.
emr sag
biri yalandan döşenmiş hafif bayır aşağıya,
ya da parlak granitten pürüzsüz dev bir duvar karşımda.
emr sag
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
unbearable weight of being just
pen in hand, a life spent penny in hand, millions spent dead since birth, breathes like a tree poisoned all the sleepers beneath knew it all...
-
kırıntılarla yaşadım ya, saysan 13 sene boyunca sen varken de yokken de ulaşılmaz durdukça tutundum tanıdık ne varsa, tatlısından çok acısıy...
-
gel içten içe ağlamıyalım, kuralım masaları, yapariz iki şiş balık, efkardan kaf dağı masalları anlatırız birbirimize, gel ağlamayalım, ısla...
-
parelel evrenlerin çöplüğü, olduğum olacağım ve olamadığım her şeyin yükü bin hissedip birinde bile olamamak, aynalar arkasından izleyen yaş...